Böbrek ve idrar yollarında taş oluşumu hayat boyunca bir defa karşılaşılan bir durum olabilir. Ama daha sıklıkla; tekrarlama ihtimali olan, böbrek ve idrar yollarında kalıcı değişikliklere neden olabilen, korunmak için sürekli çaba isteyen bir hastalık olarak kabul edilmelidir.
Bir defa taş oluşmuş kişide, 3-5 yıl içinde yeniden taş görülme ihtimalinin % 50 olduğu düşünülürse, korunmanın önemi ortaya çıkar.
Korunmaya yönelik tedaviye taşın analizini yaptırıp, taşın cinsini öğrenmekle başlamak yerinde olur. Taş cinsine göre değişen metabolik araştırma testleri sonucunda, herhangi bir metabolik kusur saptanırsa buna yönelik tedavi düzenlenir.
Saptanan taş cinsine göre farklı diyet listeleri bulunmakla beraber taş oluşumunu önlemede hastalara düşen en önemli görev bol miktarda sıvı almak, düzenli olarak orta derecede fiziksel aktivitede bulunmak ve periyodik doktor kontrolünden geçmektir.
Sıvı alımı, günlük idrar miktarı en az 2 litre olacak şekilde (yaz aylarında 3-3,5 litre; kış aylarında 2-2,5 litre sıvı almak gerekir) ayarlanmalıdır. Sıvı alımının artmasıyla idrar miktarı artar, idrar daha seyreltik (daha sulu) olur. Böylece idrarda eriyik halde bulunan maddeler daha zor çökelti oluştururlar. Bol miktarda idrar oluşumu sayesinde böbrek veya idrar yollarında bulunan küçük kum taneleri daha büyümeden dışarıya atılırlar.
Hareketsiz insanlarda böbrek içinde oluşmuş küçük kum tanecikleri daha kolay yerleşik hale gelip daha çabuk büyüyebilir. Fiziksel aktivite, mekanik olarak kum taneciklerinin daha kolay atılması bakımından faydalıdır.
Düzenli olarak yapılan tıbbi kontrollerde böbrek veya idrar yollarında taş oluşumu erken dönemlerde saptanarak uygun tedavi düzenlenebilir. Böylece var olan taşların büyüyerek tedavisinin zorlaşması veya idrar yolunu tıkayarak böbreğe zarar vermesi engellenmiş olur.
Kalsiyum taşlarında diyetle aşırı miktarda kalsiyum alınması önerilmez. Bu günlük diyetten kalsiyumun tamamen çıkarılması anlamına gelmez. Burada esas olan vücudun ihtiyacından fazla (genellikle günde 3 bardak süt veya eş değerinden daha fazla) kalsiyum alınmasının engellenmesidir. Vücut ihtiyacına göre alınacak kalsiyum miktarı, 24 saatlik idrarda atılan kalsiyum normal sınırlarda kalacak şekilde belirlenebilir.
Kalsiyum taşın yapısında sıklıkla oksalat ile birleşik halde (kalsiyumoksalat) bulunduğundan oksalattan zengin gıdaların kısıtlanması ve sofra tuzunun azaltılması kalsiyum taşlarından korunmada önerilir. Yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, fasulye, bakla, bezelye), pancar, limon, siyah üzüm, incir, çilek, ahududu, böğürtlen, kızılcık, erik, ceviz, fındık, badem, çay, kakao, kahve, karbonatlı içecekler ve yüksek dozda C vitamini içeren ilaçların kullanımı idrara çıkan oksalat miktarını arttırır.
İleri yaşlarda kemik erimesi (osteoporoz) nedeniyle idrarda kalsiyum atılımı artar. Kemik erimesi olan hastalarda kemik yıkımını durdurucu tedavi ile idrara çıkan kalsiyum miktarı kontrol altına alınabilir.
Ürik asit taşlarında kan ürik asit seviyesi kontrol edilmelidir. Kan ürik asit seviyesi yüksekse diyet veya ilaç tedavisi ile ürik asit seviyesi normal sınırlara indirilerek taş oluşumu engellenir.
Ürik asit diyetinde:
Yasaklar:
Alkollü içecekler, sakatat, şarküteri ürünleri, kuru yemişler, yulaf – çavdar unu, balık yumurtası, midye, konserve balık, et suyu.
Dikkatli tüketilmesi gerekenler:
Balık (büyük balıkları tercih edin), dana, sığır, koyun, kuzu, tavuk, hindi, mantar: Günde 60 gr,
Nohut, kuru fasulye, bezelye, bulgur, mercimek: Günde 60 gr,
Ispanak, karnabahar: Günde 200 gr.
Bir grup hastada kan ürik asit seviyesi normal sınırlarda olduğu halde ürik asit taşı oluşumu gözlenir. Bu durumdan idrar pH sının sorumlu olduğu düşünülmektedir. İdrar pH sı normalden daha fazla asit karakterde olduğunda idrarda eriyebilen ürik asit miktarı azalır ve kristalizasyon oluşur. Bu hasta grubunda idrarı nötr veya alkali hale getirmek taş oluşumunu önler.
Enfeksiyon taşlarında enfeksiyona yönelik tedavi düzenlenir. Ama çoğunlukla taş başlı başına enfeksiyon kaynağı olduğu için, taş tam olarak ortadan kalkmadan enfeksiyonu kontrol altına almak mümkün olmaz.Sistin kristalleri de ürik asit gibi asit idrarda çok az çözünürler. Sistin taşlarından korunmada idrarı alkali hale getirmek esastır. Bu hastalar uygun ilaçları kullanarak idrarı sürekli alkali halde tutmalıdırlar.